59 SANİYEDE ÇOK ŞEY DEĞİŞİR

Popüler psikolog Richard Wiseman’ın yazdığı kitaba göre cüzdanınızda bir bebeğin fotoğrafını tutarak ya da her konuşmanızı evcil hayvanınıza dayandırmayı bırakarak hayatınızı 59 saniyede değiştirebilirsiniz.

Eski sihirbaz, yeni psikolog, aynı zamanda aldatma psikolojisi üzerine doktora sahibi olan yazar, hayatınızdaki günlük alışkanlıklarınızda yapacağınız küçük değişikliklerle, hayatınızda çok büyük farklar hissedeceğinizi iddia ediyor.

Kitabın içinde aşk hayatından iş hayatına, karar alma stresinden, insanlarla ilişki kurmaya kadar bir çok değişik bölüm var. Kitabın yazarı Wiseman, kendi bilim bazlı kitabının diğer kişisel gelişim kitaplarından çok daha farklı ve etkili olduğuna inanıyor.

Kitabın tavsiyelerinden biri, cüzdanınızda bir bebek resmi taşımanız. Kitaba göre küçük, şirin arkadaşınız sayesinde cüzdanınız her kaybolduğunda, bulan kişi mutlaka onu geri getirecektir.

İşte kitapta yer alan diğer tavsiyeler;
• Bir dahaki sefere bir toplantıya katıldığınızda, gurubun ortasında oturarak hızlı ve etkili bir psikolojik avantaj yakalayabilirsiniz.

• Bir randevudayken sıcak kanlı davranın (ilk andan itibaren), daha sonra ne kadar optimist olduğunuzu gösteri. Diyalog ilerledikçe ikinizin de hoşlanmadığı şeyler üzerine odaklanın ve partnerinizin mimiklerini taklit edin.

• Mutluluğunuzu arttırmak için, ya da mutlu olmak için bir sebep aradığınızda, zorla gülümseyin ve bu ifadeyi 20 saniye boyunca koruyun.

• Birinin sizden hoşlanmasını sağlamanın en iyi yolu ona iyilik yapmak değildir. Aksine onun size küçük bir iyilik yapmasını sağlayın ve buna izin verin.

• Eğer çok fazla şey yiyip içtiğinizi düşünüyorsanız, gerçekten uzun bardaklar kullanın ve mutfağınıza, yemek masanızın karşısına bir ayna yerleştirin. Yemek günlüğü tutmayı da ihmal etmeyin.

• Dinlenilen deneyimler bir işe yaramaz. Konserlere gidin, kamp yapın, maceralara atılın. Böylece insanlara anlatacak kendi deneyimleriniz olacaktır.

• Başarılarınızı arkadaşlarınızla paylaşın. Böylece kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.

• İlişkinizi ayakta tutmak için gördüğünüz her negatif şey için, beş tane pozitif şey hatırlayın.

• Bir iş görüşmesine gittiğinizde şansınızı arttırmak için kötü özelliğiniz olarak zaten çok belirgin olan bir şeyden bahsedin.

• Yeni insanlarla tanışın, bir hobi edinin, bir organizasyona katılın; kısacası kendinizi geliştirmek için elinizden geleni yapın

Ramazan'da Ağız Kokusunu Gidermenin Yolları

Ramazan ayında uzun süreli aç kalınması nedeniyle ağız kokusunun yoğunlaştığını söyleyen uzmanlar, yapılacak birkaç pratik müdahale ile bu olumsuzluktan kurtulmanın mümkün olduğunu belirtti. Uzmanlar, yemekten sonra dişlerin mutlaka fırçalanması, ayrıca çay ve kahve tüketiminin azaltılmasıyla Ramazan ayında ağız ve diş sağlığının korunabileceğini ifade etti.

Diş hekimi Burcu Çetinkaya, özellikle sinüs ve akciğer kaynaklı enfeksiyonlarda, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği (balık kokusu gibidir), karaciğer yetmezliği gibi sistemik durumlarda ağız kokusunun görülebileceğini söyledi. Açlık, diyet, ağız kuruması, oruçlu olmak ya da sıvı gıda eksikliklerinde vücuttaki yağ ve proteinin çözülmeye başladığını açıklayan Çetinkaya, "Bu metabolizmanın yan ürünleri kötü ağız kokusu olarak yansır. Diş çürükleri, diş eti iltihapları, ağız kokusunun önemli nedenlerindendir." dedi.

Ağız içinde oluşacak herhangi bir enfeksiyonun bakteri üremesini artıracağı için daima ağız kokusuna neden olacağını vurgulayan Doktor Çetinkaya, diş ve diş eti hastalıklarının önemli ölçüde kötü koku yapacağını, ağız içindeki eskimiş köprü ve diş protezlerinin de zamanla gıda birikmesine yol açacağından kötü kokulara sebep olabileceğini ifade etti. Çetinkaya, bu durumlarda yenilenmesi gerekenlerin değiştirmesi, eksik olan dişlerin yerleri için gerekli tedavilerin de yaptırılması gerektiğini kaydetti.

YEMEKTEN SONRA DİŞLER MUTLAKA FIRÇALANMALI

Ramazan ayında uzun süreli aç kalınması nedeniyle ağız kokusunun yoğunlaştığını söyleyen Çetinkaya, bu tip şikâyetlerin ortaya çıkmaması için, oral dokuların kontrollerinin yapılması ve var olan etkenlerin uzaklaştırılması gerektiğini aktardı. Gece boyunca tükürük salgısının azaldığını ve ağzınızın içindeki yemek parçacıklarının uzun süre burada durduklarını belirten Çetinkaya, bu nedenle yemek yedikten sonra dişlerin ve dilin iyi bir şekilde fırçalanması, diş ipi veya ara yüz fırçaları kullanılarak dişler arasındaki bölgelerin temizlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

AĞIZ KOKUSU İÇİN MUCİZEVİ CÖZÜM...

Sağlıklı Beslenme Uzmanı Dr. Dilek Polat, kalp sağlığı açısından büyük önem taşıyan doymamış yağ asitlerini yüksek düzeyde içeren cevizin, kolesterol birikimini ve damar sertliğini önleyici etkisinin halk arasında artık daha iyi bilindiğini, bu nedenle damak zevkinin yanısıra ağız kokusu için de birçok insanın ceviz tüketmeye başladığını söyledi.

''Doğanın mucizelerinden'' cevizin farklı kullanımının ise iyi bilinmediğini ifade eden Polat, yaş ve kuru ceviz kabuklarının basit işlemlerle çok etkili sonuçlar vereceğini kaydetti.

GÜÇLÜ VE CANLI SAÇLAR

Dr. Polat, saç dökülmesine ve saçlarının yeterince canlı olmadığını düşünenlere cevizin kuru ve yaş kabuğunu öneriyor. Polat, 20 tane cevizin sert kabuğunu 1 litre suda 10-15 dakika kaynatarak elde edilen suyun saç durulamasında kullanılması durumunda, saçların dökülmesinin son bulacağını belirtiyor.

Taze cevizin yeşil kabuğunun az suyla kaynatılması sonucu macun elde edileceğini anlatan Polat, bu macunun da saç maskesi olarak kullanılabileceğini kaydediyor.

DİNLENME, TİROİD, AĞIZ KOKUSU

Sağlıklı yaşamak ve beslenmek isteyenlerin mutfaklarından cevizi eksik etmemeleri gerektiğini ifade eden Dr. Polat, şu bilgileri verdi:

''8 tane cevizi bir bardak suda 2 gün bekletin. Günde iki ceviz olmak üzere tüketin ve cevizleri içinde beklettiğiniz suyu da için, 4 günlük kür sonunda ne kadar dinlenmiş hissettiğinize şaşıracaksınız.

Cevizin arasında bulunan perdeleri atmıyoruz. 25-30 kadar ceviz perdesini bir litre suda güneş görmeyen bir yerde bir hafta bekletiyoruz. Sabahları aç karnına her gün bir bardak tüketiyoruz, tiroid hastalarına çok yardımcı olacaktır.

Ceviz yaprağını suda kaynatıp biraz zeytinyağı ekleyin. bu karışımla düzenli gargara yapıldığında ağız kokusu sorunu da ortadan kalkacaktır.''

Günde birkaç ceviz tüketmenin sindirim sistemi hastalıkları, öksürük, göğüs ağrıları gibi birçok şikayeti azaltığına işaret eden Dr. Polat, pürüzsüz bir cilt isteyenlerin de yine ceviz kabuğu suyundan yararlanabileceklerini kaydetti.

TEMİZ BİR NEFES İÇİN

Ağız kokusunu test etmek için beyaz bir bezi dilinizin üzerine yerleştirin. 10 saniye bekleyin ve sonra koklayın.

Dişlerinizi düzenli fırçaladığınız halde ağzınızda koku var ya da test yaptığınız bez sarı renge mi dönüştü? Dilinizde çok fazla bakteri birikiyor olabilir. Bunun için her gün yumuşak bir bezle dilinizi temizleyin, Yine de istediğiniz sonucu alamıyorsanız o zaman bir iltihap söz konusu olabilir. Diş hekiminize başvurun.

TOPLULUK ÖNÜNDE KONUŞMAKTAN KORKMAYIN

Konuşma yaparak güvenilebilirliğinizin aniden arttığını hissedeceksiniz. Çünkü konuşma yaparken esasında, yeteneklerinizi, deneyimlerinizi ve kendinize güveninizi gösteriyorsunuz.

Öncelikle hangi konularda konuşma yapabileceğinize karar vermelisiniz.
İşte iki adımlık bir süreç:

1. Konuşmanıza başlık bulun. Herkes bir konuda uzmandır. Problem şu ki birçoğumuz yetenekli olduğumuz konuları görmezden geliriz. Ancak sizin bilgi birikiminizden yararlanabilecek pek çok insan olabilir. Genç ya da yaşlı, zengin veya fakir, işsiz ya da çalışan olabilirsiniz ama ne olursa olsun başkalarının işine yarayacak çok zengin bilgilere sahip olduğunuz bir gerçektir. Örneğin eğer yöneticiyseniz, liderlik ve motivasyon gibi konular üzerine konuşabilir, deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz. Yeni yönetciler veya yeni iş sahipleri için bu bilgiler tahmin ettiğinizden çok daha değerlidir.

2. Dinleyici bulun. Birçok çalışma grubu, dernek, üniversiteler, şirketler konuşmacı arayışı içindedir. Onlara konuşma içeriğinizden bahsedebilir, neden onları ilgilendirdiğini açıklayabilirsiniz.
Şimdi de topluluk önünde konuşma korkunuzu yenmeye geldi sıra. İnsan Kaynakları uzmanı Don Straits’e göre pek çok insan konuşmadan değil, nasıl görüneceklerinden yani kendilerini kötü bir duruma düşürmekten korkarlar. Ancak bu çok görülmüş bir durum değildir. Bazı insanlar devamlı olarak topluluk önünde konuşma yaparlar ancak onlar da sahnede yerlerini alırken sizin kadar heyecanlıdır.

İşte size yardımcı olacak birkaç yol:

1. Derin Nefes Alın. Dinleyicilerinizin / seyircilerinizin karşısına çıkmadan önce birkaç defa derin nefes alın. Nefesinizi ağızınızdan alın, oksijeni ciğerlerinizde tutun sonra da burnunuzdan verin. Oksijen gerginliğinizi azaltır ve kafanızı toparlamanızı sağlar. Bunu her konuşma yapmadan önce denerseniz işe yaradığını göreceksiniz. Televizyonda canlı yayınlanan şovlara bir göz atın. Sunucu sahne aldıktan sonra birkaç defa derin nefes alıp verir. Böylece rahatlayıp kafasını toparlar.

2. Giriş cümlenizi çalışın. Kurduğunuz ilk cümleler hayati önem taşır. O an tüm gözler üzerinizdedir. Bu nedenle ilk cümlelerinizi ezberlemek zorunda değilsiniz ancak akıcı ve kusursuz bir şekilde ağzınızdan çıkana kadar çalışmalısınız.
3. Materyallerinizi tanıyın. Konuşmanızda kullanacağınız materyalleri iyice araştırın, analiz edin, gözlemleyin. Neden bahsettiğinize emin olun. Küçük bir not: bir konu üzerinde üç kitap okuyan herhangi biri o konu üzerinde, dünyadaki diğer kişilerden yüzde 90 oranında daha fazla şey bilir.

4. Dinleyicilerinizi tanıyın. Kime konuştuğunuzu bilmeniz çok önemli. Beklentileri neler? Ne öğrenmek istiyorlar? Onları hangi konular ilgilendiriyor? Sizi dinlemekteki amaçları ne? Eğitim düzeyleri ne? Demografik ortalamaları nedir? Bu soruların yanıtlarını bilirseniz, sunumunuzu dinleyicilerin ihtiyaçlarına göre şekillendirebilirsiniz.

5. Dinleyicilerinizle iletişim kurun. Sunumunuz sırasında kürsünün arkasından çıkın ve dinleyicilerinizle iletişim kurun. Soru sorun, yorumlarını alın, karşılıklı sohbet edebileceğiniz birkaç dakika yaratın. Onları da konuşmanın içine dahil ederseniz, daha iyi dinlemelerini ve konuşmayı takip etmelerini sağlayabilirsiniz.

6. Prova yapın. Mükemmel bir sonuca ulaşmayı hedefliyorsanız bol bol prova yapmalısınız. Ancak konuşmayı ezberlemekten kaçının, çünkü ezberden yapılan konuşmalar sıkıcı ve inandırıcılıktan uzak olur. Onun yerine materyallerinize ve konuşmanıza tam olarak hakim olacağınız seviyeye gelene kadar bol bol tekrar yapın.

Konuşma öncesi hazırlıklarınızı tamamladınız, artık başarılı bir sunum yapabilirsiniz. Sunum sırasında kullanabileceğiniz birkaç ipucu etkili bir konuşmanın kapılarını size açacak.

1. Göz kontağı kurun. Dinleyicilerin arasında gezinirken mutlaka direkt göz kontağı kurun. Ancak bunu yaparken belirli kişilere odaklanmayın, her seferinde farklı kişilere bakmaya dikkat edin. Göz kontağını 4-6 saniye arası korumaya özen gösterin. Böylece sunumunuza daha fazla inandırıcılık katacaksınız ve dinleyiciler samimiyetinize inanacaklar.

2. Sesinizi iyi kullanın. Enerjinizi doğru kullanmalı, bunu sesinize yansıtmalısınız. Konuşma sırasında es’ler, ses iniş çıkışları ve tonları kullanın. Böylece dinleyiciler monoton bir ses dinledikleri için dikkatlerini başka tarafa yöneltmezler.

3. Jest ve mimik kullanın. Dikkat ederseniz birçok konuşmacının vücut dilini kullanırken zorluk çektiğini göreceksiniz. İzleyici karşısına geçtiklerine özellikle kollarını kıpırdatmakta zorlanan ya da gelişigüzel sallayan, kürsünün arkasına saklayan konuşmacılarla karşılaşabilirsiniz. Konuşmanızı prova yaparken hareketlerinizi de işin içine katın. Hatta kelimeler kullanmadan prova yapmayı deneyin, sadece vücut dilinizi çalıştırın.

4. Kişisel deneyimlerinize yer verin. Bilgi vererek beyne, kişisel deneyimlerinize yer vererek insanların duygularına hitap edersiniz. Dinleyicilerinizin dikkatini komik, trajik, romantik, arkadaşlık, aileye, hayata, başarıya ve kariyere dair hikayelerle çekmeye çalışın. Dinleyiciler bu tür kişisel deneyimlere ve hikayelere ilgi göstereceklerdir. Duygularına hitap ederek yaptığınız konuşmalar dinleyici üzerinde daha kalıcı bir etki bırakır.

5. Giriş cümlenize renk katın. Yukarıda da belirttiğimiz gibi konuşmanın ilk cümleleri çok önemlidir. Konuşmanıza bir hikaye anlatarak, harekete geçirici bir soru sorarak, istatistiki bir bilgiye ya da özlü bir söze yer vererek başlayabilirsiniz. Böylece dinleyicilerinizin dikkatini ilk cümleden kazanarak konuşmanın ilerleyen bölümlerindeki sürprizler için hazır tutabilirsiniz.

6. Konuşmanıza mükemmel bir son verin ki daha fazlasını dinlemek istesinler. Birçok konuşmacının yaptığı hatalardan biri konuşmaya soru-cevap bölümüyle son vermektir. Bu davranışın, temposu gittikçe düşen bir kapanışa yol açacağı garantidir. Bunun yerine kendi kapanışınızı yapmalısınız. Bu kapanış dinleyicilerinizi şaşırtmalı, motive etmeli, konuşmayı büyük bir heyecanla terk etmelerini sağlamalıdır.

Kapanış cümleleriniz şunları içerebilir:
Kişilerde kendine güven yaratın. Kendilerini iyi hissetmeleri için nedenler sıralayın.

Harekete geçmelerini isteyin. Onlara bir hedef verin ve bunu başarmaları için onları yüreklendirin.

Problemlerinin çözümünü bulmada yol gösterin. Sorunları çözmeleri için önerilerde bulunun, krizlerle nasıl başa çıkmaları gerektiği, başkalarından nasıl yardım alabilecekleri konusunda yol gösterin.

İstedikleri konuya yönelmeleri için onları yüreklendirin. Bu herhangi bir konu olabilir. Yazmak, bir topluluğa katılmak, terfi almak vs...

Mükemmele ulaşmaları için onlara ilham verin. En yüksek performansa ulaşmaları, hedeflerinin peşinden koşmaları ve her el attıkları işte başarılı olabileceklerine dair onlara nedenler verin.
Yazan : Berna Çetin
Kaynak : kariyer.net